BELİZE
312.000 kişinin yaşadığı bu küçük ülke Türkiye vatandaşlarından vize istemiyor.Bütün kredi kartları ve banka kartları ATM’lerde ve pos makinalarında sorunsuz çalışıyor.Resmi dili İngilizce ama İspanyolca,Creole ve Garifuna dilleride yoğun şekilde konuşuluyor.Para birimi Belize doları ve 1 US dolar 2 Belize dolarına eşit.Halkın yüzde altmışı Afrikalılardan oluşuyor ve eski yerliler Mayalara göre nüfusta bir hayli dominantlar.Başkenti Belmopan olan ülkede hayat bir hayli pahalı, ortalama gezgin bütçesi günlük 30-40 dolar arası değişiyor.Bütçede sigara ve alkol kullanımı burada çok önemli rol oynuyor. Bir paket malboro 6-7 US dolar,biranın ise tanesi 3-4 US dolara satılıyor.
Ülke tarihine gelince Mayalar,İspanyollar ve Guatemala’dan sonra İngiliz sömürgesi yıllar başlamış.1954 yılında bağımsız olan ülkenin British Honduras olan ismi Belize olarak değiştirilmiş. Güney ve Orta Amerika’da şu ana kadar gezdiğim ülkeler arasında fakirlik olarak en göze çarpan ülke burası oldu.Her ne kadar burda yaşayan Afrikalı’lar biz hiç köle olmadık diye övünsede iş bağımsız olup çalışmaya gelince işin rengi değişmiş.Finans,Turizm,İthalat gibi para getirecek işleri Amerikan şirketleri kapatmış.Supermarket,restoran işleri Çinlilerin elinde.Tarımda ise nispeten daha çalışkan olan İspanyolca konuşan Orta Amerikalılar var.Çoğunluğu oluşturan kara ırk ise daha çok kısa yoldan 3 kuruş nasıl kazanırım derdinde sokaklarda dolanıyor.Suç oranıda bir hayli yüksek.Ama o 3-5 kuruş bulunduktan sonra siestada bitince vur patlasın çal oynasın. Her yerde Bob Marley çalıyor ama sanki o ‘Get up Stand up’ derken burdakiler ‘Get down Lie down’ diye anlıyorlar.
Yolda yürürken, hele size ‘hey white man’ diye seslenenleri duyunca kendinizi Afrika’da gibi hissediyorsunuz.Ama spor,sinema,müzik yönünden ise kendinizi New York’un zenci mahallerinde hissedebilirsiniz. Basketbol,Hollywood ve Rap ön plandalar.Bu ülkedeki bir ilginç istatistikte yılda gelen 1 milyon turistin 800.000’i cruise yani gemi seyahatleri ile uğrayanlar.Karaya ayak basmadan buraya gelen herkesin görmek istediği dünyanın en büyük ikinci mercan kayalıklarını gezip, blue lagoon’da dalıp, belki bir kaç günde okyanusta yer alan adaların turkuaz sularında, bembeyaz kumsallarda ki palmiyeler altında güneşlenip kaçıyorlar.Yani burda turizm denince her ne kadar maya kalıntıları,ormanlar,nehirler olsada deniz baş rolde bulunuyor.
Belize City
Her ne kadar artık başkent olmasada ülkenin en hareketli ve yaşayan şehri halen burası olmaya devam ediyor.Diğer ülkelerde gezdiğimiz milyonluk şehirler yanında burası ancak köy kalır ama halkı gözlemek isteyenler bir gecelerini buraya ayırabilirler.Biz saat 10’da indikten sonra sıradaki botun saati olan 12’ye kadar şehrin sokaklarında dolaştık.Bence diğer gezginlerden duyduğumuz gece dışarı çıkmak biraz yürek ister lafınıda dikkate alarak, iki saatlik gezinin yeterli olduğunu düşünüyorum.Ama kalmak isteyenlere de burada kalanların tavsiye ettiği Prince Street’te yer alan Seaside Guesthouse’I öneririm.
Caye Caulker
Belize City’den Caye Caulker’e gidiş-dönüş yolculuk için 30 Belize doları ödedik. Yolculuk 50 dakika sürüyor.Arada birde San Pedro adasına uğranıyor.Aynı Koh Phangan,Koh Phi Phi,Gili Travangan adaları gibi burasıda backpacker’ların adası ve bir çok hostel ve orta bütçeliler için konaklama mevcut. Çevredeki diğer adalarda fiyatlar biraz daha yüksek.Bottan iner inmez hemen daha önce bu yönden gelenlerden methini duyduğumuz Tina’s Backpackers Guesthouse’ın yerini bulduk. İskelenin hemen yakınında tabelası gözümüze çarptı.Bu sefer şanslıyız ve 8 kişilik dorm odada 2 kişilik yer var.Fiyatta 20 Belize doları yani 10 USD.Bu fiyat burası için gayet iyi geldi ve hemen yerleştik.Hostel cennetten bir köşe sanki, bahçesi bembeyaz kumların üzerindeki palmiyelere kurulmuş hamaklarla dolu, 20 adım atsanız denizdesiniz.Bir anda yol yorgunluğu gitti mayolarımızı giyinip adayı gezmeye çıktık.Bir restoranda yemek yedik. Fiyatlar bir hayli pahalı. Balık ve koladan oluşan yemeğe 10’ar dolar verdik.Bu bizim bitçemizi aşar başka bir yol bulmak gerek derken Çinlilerin dükkanlarını keşfettik.Bizim gittiğimiz yerin adı Beach Front.Çeşit çeşit burgerler 3-4 dolar,kolada1 dolar.Burada geçirdiğimiz diğer günlerde bütün öğünlerimizi Çinli’lerden yedik. Yanlış anlaşılmasın Çin yemekleri değil sadece Çinli’ler işletiyor ve Balık,Tavuk,Et burgerleri yanında patetes kızartması ile servis yapıyorlar ve tadları çok lezzetli.İçeecekler ise hemen yan tarafındaki yine Çinli’lerin işlettiği süpermarketten alınıyor.
Caye Caulker iki adadan oluşuyor ve bu adaların arasında yaklaşık 50 metrelik bir geçit var. Ve en gözde plajda burası ve ayrıca plajdaki barda biranızı içerken ara verip tramplenden denize dalıp çıkıp geri içkinize devam edebiliyorsunuz. Ortam gayet eğlenceli. Bir sürede burada takıldıktan sonra tekrar hostele döndük.Yolda bir acentaya uğrayarak bölgedeki en iyi dört mercan kayalıklarına tam günlük bir snorkel turu satın aldık.Turun ücreti 42 USD ama buraya gelipte bu sualtı zenginliğini ve dünyanın ikinci büyük mercan bölgesini görmemek olmazdı.
Hostelde de ortam çok güzel. Önce İsrailli Meytal daha sonra Almanlar,Amerikalılar derken kalabalık bir grup olduk ve gece geç saatlere kadar Hindistan Cevizi Romu içerek eğlendik.İsveçli kızlar ve İngiliz erkeklerden oluşan grup ise sabaha kadar süren partilere kaçtı.Hostelde biraz yavaşta olsa wireless internette bulunuyor.Bizim laptoplardan herkes sırayla maillerini kontrol etti.Alman Jurgen sık sık konuyu yıllardır gezdiğine ve ilk kez Türk gezginleri görmesine getirerek buna olan sevincini yineledi.Bu arada Los Angeles’ta yaşayan iki Fransız kız gruba katıldı. Bizim Türk olduğumuzu duyan kızlardan biri babasının Konya’lı bir Türk olduğunu söyleyince Jurgen iyice şaşırdı.Umarım bir kaç yıla onu daha çok şaşırtacak Türkler yollara düşecek.
Ertesi gün sabah saat 10’da acentaya giderek snorkel malzemelerimizi seçtik.Amerikalı öğrencilerden oluşan 10 kişilik bir grupla birlikte yola çıktık.4 değişik yerde snorkel yaptık.Doğa burada gene insanı şaşırtıyor. Açık denizde doğal havuzlar oluşmuş.Koyu renkli bir denizde ilerlerken bir anda turkuaz renkli, yüksekliği 4-5 metre civarında futbol sahası büyüklüğünde bir bölgeye geliyorsunuz ve denizde string rayler, mantalar, köpek balıkları,dev kaplumbağalar, baracudalar ve sayısız değişik balık türü cirit atıyor.Saatlerce snorkel yaptık.Bu zevki anlamak için mutlaka yaşamak gerekli.Arada öğlen yemeği için San Pedro adasında bir buçuk saat mola verdik. San Pedro’da hoşuma gitti. Burada da bir çok bar,restoran ve otel bulunuyor.Sahilde ki bir restoranda birer hamburger yedik.Kasabada dolanıp bol bol fotoğraf çektik.Tur bitiminde odaya çekilip bir süre dinlendikten sonra bir iki alışveriş yaptık.Belize bayrağı ve rasta eklenmiş Bob Marley şapkalarından aldık.Gece Hostelde ortam yine güzel olunca barlara gitmek yerine geç saatlere kadar bahçede talkıldık.
Honduras’a yolculuk
3.gün artık yola çıkma zamanı geldi.Sabah saat 6.30 ‘da kalkan ilk botla 50 dakikakada Belize City’e gittik.10 dakika mesafede yer alan otobüs terminaline sokakta yatan insanların arasından yürüyerek ulaştık.’Hey white man’ diye laf atan sarhoşlar, kavga eden karı kocalar, bağrışmalar içinde ürkütücü bir yürüyüş oldu.Punta Gorda’ya saat 8’de kalkan ilk otobüse 22 Belize dolarına bilet aldık.Ortalık rasta saçlılar ve nba formalı rapçilerle dolu.Otobüsler gene eski Amerikan okul otobüslerinden.Plancencia’da otobüs değiştirerek, yaklaşık 6 saat sonra Punto Gorda iskelesinin önünde indik.İskeledeki göçmen bürosundan Guatemala’nın Punto Barrios kasabasına kalkacak teknenin saat 4’te olduğunu öğrendik.Gece burada kalıp sabah direk Honduras’a da gitme şansımız da vardı.Ama hava kararmadan bir süre daha yol almaya en azından Punto Barrios’a ulaşıp orda konaklamaya karar verdik. Saat 4’e kadar 2 saat Punta Gorda’yı gezdik ve bir şeyler atıştırdık.Pek fazla insanın yaşamadığı sessiz sakin bir kasaba hatta büyükçe köy tadında bir yer.
Bir buçuk saatlik ıslak ve heyecanlı bir yolculukla ikinci kez Guatemala’ya ulaştık.Hız motoruna bu yolculuk için 43’er Belize doları ücret ödedik.Sınırda da kalan Belize dolarlarını Guatemala quetzales’ine yaklaşık bire üç buçuk kurla değiştirdik.Punta Barrios orta halli,Rio Dulce’ye düzenlenen turlar sayesinde biraz turistik ve ucuz bir kasaba.Burası Belize’den sonra çok ucuz geldi ve Miami Hotel’den kişi başı 5’er dolara iki kişilik oda kiraladık.Akşamda güzel bir ızgara balık ziyafeti yaptık.Ardından başlamakta olan Semana Santa kapsamında bir gösteriye uğradık.Yorgunluk çökünce odaya gittik ama fan olmasına rağmen sıcaklık dışarda 40 ise odada 50 derece, uyu uyuyabilirsen.Bir o yana bir bu yana döne döne sabahı ettik.
Saat 7 gibi check out yaparak Orta Amerika yolculuğumuzda 3.ülke olacak Honduras sınırına doğru yola çıktık. Yoldan bindiğimiz bir minibüsle 15’er qutzalese bir saatte sınardaydık. Guatemala çıkışında bu sefer para almadılar.Honduras’ta görüşmek üzere herkese çok selamlar.