Fas Gezisi Notları

 

Ufuk ve Ezgi ile Marakeş’te buluşup güzel ve eğlenceli 2 gün geçirdik. Bu iki günde Camaa el Fna meydanı dışına çıkıp Marakeş’in modern yeni şehir kısımınında tadını çıkarttık.Daha önce Marakeş’te alkol aramak nafile demiştim ama bu yeni şehri görmedendi. Yeni şehirde bir çok bar mevcut.Marakech Otel’in hemen yan sokağında gittiğimiz African Chic isimli bar canlı müziği, tapasları ve servisi ile gayet iyi bir işletme.

 

21 Temmuz – Marakeş, FAS

Airarabia’nın 54 Euro’luk promosyonu tekrar yollara düşmemize vesile oldu. Airarabia’yı sık sık takip etmek lazım. Son 2 yıldır çok hızlı büyüdüler.Düşük bütçeleri olup dünyayı gezme hayali taşıyan milyonlarca insanın farkına varan bu şirketler diğerleri uyurken uygun promosyonlarla hızla büyüyorlar. Seferler Hindistan ile başladı ardından Pakistan, Sri Lanka, Bangladeş derken Kenya,Sudan,Mısır ve şu anda onlarca ülkeye uygun fiyatlara uçuyorlar.Umarız bu tür şirketler artar.

Uçuş Sabiha Gökçen’den olduğu için saat 16.45’te Eskişehir’den hareket eden Cumhuriyet Ekspres ile 3 saat 45 dakikada Pendik’e geldik. Pendik’te akşam yemeği yedikten sonra bir taksiye atladık ve saat 22.00 gibi Sabiha Gökçen Havalimanına vardık. Pendik’ten taksi 20 TL tutuyor. Hemen check in işlemimizi yaptık beklemeye çekildik. İstanbul gibi bir şehre hiç yakışmayan bir havaalanı burası. İşletmeler sanki peşkeş çekilmiş pislik içinde. Kapı girişinde Bufheci diye bir kafe var artık bu kadar pisi otogarlarda bile kalmadı. İçerde Wing restoran’da iki kişi çalışıyor ve 3-5 kişi sandviç söylese ortalık karışıyor. Pizza ve alkol satan ufak büfede fiyatlar fahiş. Havaalanında bırakın kitap almayı gazete dergi alacak bir yer bile yok. Ucuz havayolları uçuyor, bunlara binende bitli turist mantığı güdüyorlar galiba. Bu kafayla 2010 kültür şehri Allah kolaylık versin.

Zamanında havalanan uçak 5 saatlik bir uçuşun ardından bizi Casablanca’nın Muhammed V havalimanına indirdi. 12.30 da İstanbul’dan kalktık ve saat 3.30 da indik. Saat farkımız 2. Girişte yine herkes 20 saniyede geçerken her Türk 5 dakika bekledi. Bu rezalet pasaportu değiştirmeyi gene ertelemişler. 10. kez erteleniyor galiba. Belki pasaport adam akıllı olsa önyargılarda biraz hafifler. Bu kadar zor mu bu iş anlayamadık gitti. Neyse vardır bir rant kavgası gene. Çantalarımızı alıp Havaalanı önüne çıkıp birer sigara yaktık. Bu arada Casablanca’ya kalkan trenin saat sabah 7’de başlıyacağını şu an gitmek istiyorsak tek çarenin Mercedes taksiler olduğunu öğrendik. Mercedesler özel, diğerleri ise normal taksi oluyor.Özeller 25 Euro, normaller 20 Euro imiş. Tabi bizim aldığımız backpacker görünümlü turist fiyatları. İş adamı görünümlü bir adam taksiye giderken bize 100 euro denip 80 Euro’ya anlaştığını söyledi. Uçmuşlar 25 Euro ver yeter dedik taksici bozuldu. Muhammed V havaalanıda 4 saat beklenecek bir yer değil napsak derken nasıl olsa 54 Euro’ya geldik bu taksiler 250 km uzaklıktaki Marakeşe kaça götürür acaba diye düşündük. Çünkü Kazablanka’da kalasımız yok , bu saatte otel bulsak en az 40 euro veririz, takside 25 etti 65 derken. Kendimizi 100 euro’ya tuttuğumuz Mercedes ile saat sabah 6’da Marakeş’te bulduk.

Yolda Muhammed 5 dakika otoban gişelerinde durup sabah namazını kıldı. Zaten bindik bileli Tayyip tayyip süper deyip duruyordu. AKP arap ülkelerinde seçime girse silip süpürür heralde. Yolda sigara içebilirmiyim dedim ‘no problem’ cevabı gelince bir tane yaktım. Tam o sırada radyoda sabah 5 haber bülteni başladı. İlk haberde Türki ve restoran kelimeleri tanıdık gelince. Dedim Allah noldu bomba falan mı patladı. Hayırdır Muhammed Türki falan dedi daha ilk haberde,ne olmuş? dedim. Bu arada haberlerde Fransızca. Sen sigara yaktın ama sizin ülkede sigara her yerde yasaklanmış onu diyorlar dedi gülerek. Vay be Türk gibi sigara içmek diyen bütün dünya şimdi bu yasakları ilk haberden giriyor. Bu arada seni Abdullah Gül’e şikayet edeyim de gör Taksi’de sigara içiyorsun diye de espriyi patlattı. Vay be 10 gün sigara yasağından kaçıyoruz diye arkadaşlara espri yaptık ama burada da yakaladılar. Türklerin adının geçtiği bir cümle daha vardır bütün dünyada kullanılan.’ Bir işe Türk gibi başla, Alman gibi devam et, İngiliz gibi bitir’ derler. Biz Türk gibi başladık bu yasaklara milletçe gaza gelip ama umarım suyunu çıkarıp Türk gibi bitirip rezil olmayız ele güne.

Marakeş’te saat 7 sularında Jamaa El Fna meydanı civarında Riad Malika isimli muhteşem bir konağa geceliği kişi başı 35 Euro’dan yerleştik. Biraz işin suyunu kaçırdık ama konağı görmek lazım, 5 yıldızlı otel gibi. Odalar sanat eseri diye korumaya alınır, bize özel harika bir havuzu, botanik bahçesi, oda servisi ve sabahta bu bahçede harika bir kahvaltısı var. Bir günlük kaçamak olsun bu da artık. Zaten ertesi gün yine Meydan civarında Riad My Said isimli bir alt sınıf ama yanılmamak lazım bununda olimpik havuza yakın bir havuzu ve biraz daha mütevazı bir kahvaltısı var, otele geçtik. Fiyatta 20 Euro. Fas’a gelince Riad denen eski Osmanlı evi benzeri ortası bahçe olan konaklarda da kalıp bu tadı yaşamak bence gerekli. Otel tadında ucuz yer isteyenlere ise İspanyol arkadaşlarımızın kalıp anlattıklarından benim Oğuz abinin eski Olimpos’ta işlettiği Gipsy’e benzettiğim Otel Afrika’yı tavsiye ederim. Odalar 5-10 euro arası ama terasta kurulan yataklarda yıldızları izleyerek uyumanın bedeli 2 euro. Ayrıca terasta meydana bakıyor. Oğuz abi bunu para almadan yapıyordu. Zaten 1989-90 yıllarında olimpos adından önce Gipsy’i de bu sayede duyduk. Terasta cigara muhabbetleride yapılınca otel Afrika için, benzetme daha da oturdu.

Jamaa El Fna yani Fanilerin toplanma yeri akşam saat 6 suları ile festival alanına dönüşüyor. Yılan oynatanlar, envai çeşit yemek satıcıları, portakal suyu satanlar, faytonlar, büyücüler, tiyatro yapanlar, maymun gezdirenler, jonglörler, bul karayı al parayıcılar, yerliler, turistler tam bir curcuna. Cüneyt notlarında güzel anlatmış bu meydanı ,bende alıntı yapayım. ‘Burası bir acaip! Sanki, mahşerin dünyamızdaki ön denemesi. Bir taraftan yoğun duman altında kuskuslar, kebaplar, salyangozlar (müslüman mahallesinde bol miktarda salyangoz tüketiliyor – Fransa’ya yaranmanın gözü kör olsun!) afiyetle yenirken diğer taraflarda binbir türlü şark eğlencesine tanık olunabiliniyor. Bir mü’min iştahlı bir şekilde hayvan kafalı bebek doğuran kadını anlatan CD’yi pazarlarken, diğer tarafta başka bir satıcı burnunuza doğru ince bir yılan uzatıyor. “Aman o ne, derhal kaçayım” derken bakıyorsunuz yerde bir kobra kafayı kaldırmış tıslıyor, onun üzerinden atlanıp çalgı çengi bölgesine yaklaşılıyor. Kafasında bir horozla göbek atan adama selam veriliyor, ucuz fiyata esrar olduğunu söyleyen delikanlılara “teşekkür ederim, esrarımı az önce aldım” denip kaçılıyor.’

 

Sadece Fas’ta değil arap ülkelerinin bir çoğunda şehir ikiye ayrılıyor Medina denilen eski şehir kısmı ve modern binaların olduğu yeni şehir. Souk denilen çarşılarda genelde bu Medinalarda yer alıyor. İstanbul’da bu olay Eminönü ve çevresi ile diğer kısımlar diye örnekleyebiliriz. Fas yemekleri ile şu ana kadar hiçbir problem yaşamadık. Afiyetle parmaklarımızı yalayarak yiyiyoruz. Harika deniz ürünlerinden, kuru pilava, kuskustan mercimek çorbasına, salyangozdan kalamara, kebap çeşitlerine kadar ne isterseniz var. Adım başı karşınıza çıkan portakal suculardan bir içen ikinciyi istiyor o kadar güzel. Fiyatlar ise bize göre 3 te biri civarında.

Saat yavaş yavaş 6’ya geliyor. Gündüz 43 derece sıcakta pek gezilmediği için artık hareketlenen meydana doğru yola çıkma zamanı geliyor. Bugün Medina nın dar ve labirent sokaklarında saatlerce gezip kayboldum. Her sokak ayrı bir hikaye mutlaka görmek ve yaşamak lazım. Bu dar sokaklara güneş ışığıda pek giremediği için serin oluyor. Türkiye’de kaybolan bir çok mesleğin ustaları burada hala iş başında. Yarın Ayhan Sicimoğlu’nun gözdesi Marakeş’ten, Bora Bilgin’in Fas’ta en çok beğendiği Essaouire’ye gideceğiz. Okyanus kenarında şirin bir kasaba.

Herkese selamlar.

Murat

 

26.07.2009 Essaouira – FAS

Essaouira Atlas okyanusu kenarında küçük şirin bir kasaba. Marakeş’ten bindiğimiz taksi dolmuşlardan otogarda indikten sonra 400 metre ilerde yer alan Medinaya yürüyerek gittik ve riad ve otelleri gezmeye başladık. Yüksek sezon olmasından dolayı riadlarda fiyatlar tavan yapmış en ucuzu 65 eurodan başlıyor. Bizde otellere yöneldik ve yine orta standartta bir otel olan Hotel Souiri’de geceliği oda fiyatı 30 eurodan iki kişilik oda tuttuk. Otel gayet temiz, fiyata kahvaltıda dahil. Daha uygun yer olarak ise şehrin tek hosteli Hostel Essaouira var ve burada 10 kişilik dorm odalarda kişi başı konaklama 12 euro.

Fas’ta ulaşımın değişik çeşitleri var. Otobüsle yolculuk yapmak isteyenler için 3 değişik seçenek mevcut. Bunlar normal halk otobüsleri ki en ucuz bunlar ve bizde ki varan ve ulusoy kalitesinde kendi ofislerinden hareket edip otogarlara girmeyen Supratour ve CTM. Bunların fiyatları ise %50 oranında daha fazla. Mesela Marakeş – Essaouira arası halk otobüsleri 40 dirhemden giderken lüks olanlar 65 dirhemden gidiyordu. Ama bu otobüslerde yüksek sezonda yer bulmak çok zor. Bir kaç gün evvelden rezervasyon yapmak gerekli. Tabi lüks otobüsler 2 buçuk saatte bu yolu giderken halk otobüsleri 3 buçuk saatte gidiyor. Bir de otogarlardan kalkan Mercedes taksi dolmuşlar var. 6 kişi alan bu taksiler doldukça hareket ediyor. Bunların fiyatı da 100 dirhem. Bugünlerde 1 euro 11 dirheme karşılık geliyor. Büyük şehirlerarası ise mesela Kasablanka, Marakeş, Rabat ve Fes gibi tren ulaşımı en rahat ve uygun fiyatlı olan. Gene erken rezervasyonda fayda var. Bizim Marakeş’te yaptığımız gibi son ana kalınınca taksi dolmuştan başka çare kalmıyor.

Marakeş’te şöyle şehrin tadını çıkarayım meydana karşı bu sıcakta bir soğuk bira içeyim deme şansınız nerdeyse hiç yok. Ya da biz bulamadık. Bulana da rastlamadım. Bence Marakeş’te bira ya da alkol olayını unutmak boşuna aramamak lazım. Essaouira’da ise yol kenarı kafelerde yok ama çatılarda ki teraslarda yer alan kafelerde ki bunların en meşhuru Taros kafe veya plaj kenarında yer alan kafe restoranlarda bira ve şarap çeşitleri bulunuyor. Yerel biramız Kazablanka gayet güzel. Bu yerlerin hepsinde Heineken, Corona ve Budwaiser gibi biralarda bulunuyor. Fiyatlar 50 dirhem civarı. Yani bir şişe bira 10 ytl ki burada da lüks tüketime sokup bol bol vergi aldıkları kesin. Essaouira’da Dhoukkala kapısının hemen yanında bir tane tekel bayisi var ki bu pahalılığa ilaç oluyor. Her çeşit içki bulunan bu tek dükkan da fiyatlar kafelere göre yarı yarıya.

Essaouira fazla gece hayatı olan bir şehir değil. Saat 11’de her yer kapanıyor. Gündüzleri Medina’nın caddelerinde, dar sokaklarında geziyorsunuz. Limanda yer alan kaleyi gezebilir, plaja gidip güneşlenebilirsiniz. Okyanusa girmek isteyeceğinizi pek sanmıyorum çünkü çamur renginde ve çok dalgalı. Ama ilgili olanlar sörf dersleri alabilirler. Plajda futbol maçı yapan Faslı gençliğe katılmak erkekler için eğlenceli olabilir. Kafelerde Fas viskisi denilen nane çayı veya Fransız kültürünün etkisi ile bolca tüketilen cafe cream içip çevreyi seyretmekte pek revaçta.

Burada en eğlenceli işlerden biride yemek saatlerinin gelmesiyle oluyor.Bolca okyanus ürününü taze taze tüketmek mümkün. Envai çeşit balık, kalamar, karides, ahtapot restoranlarda ve balık pazarında afiyetle yiyecekleri bekliyor. Bunun yanında Tagina denen güveç ki bununda her çeşit etle yapılanları var, kuskus bu da ince pilav üzeri gene türlü et çeşitleri ile servis ediliyor, harira denen mercimek ve kuskus pilavı karışımı çorba Fas mutfağının temel yiyecekleri oluyor. Restoran olarak kapısında 10-15 dakika sıra beklemeyi göze alabilirseniz Laayoune restoranın menülerinden birini yemenizi öneririz. Bunlar dışında Medina sokakları boyu gözlemeden, dönere, köfte ekmekten, krepe değişik çeşitler satılıyor.

Balık pazarından kendi seçtiğiniz balığı alarak yanına manavdan aldığınız patates, domates ve soğanıda ekleyerek sizin getirdiğiniz yemeği pişiren restoranlarda daha hesaplı bir ziyafet çekmekte ayrı bir alternatif. Yemeklerin, içkilerin yanında karışık zeytin tabağı ikram ediliyor ki biz bu olayı çok tuttuk. Zeytinler zeytin yağı, kekik ve kimyon karışımında bekletildiği için çok lezzetli oluyor.

Essaouira yaz, kış serin oluyor bunu herkesin dikkate almasılazım. Şu yazın en sıcak günlerinde bile okyanustan esen soğuk ve sert rüzgar insanın içini üşütüyor. Mutlaka yanınızda bir polar bulundurun yoksa buradan almak zorunda kalırsınız. Burası her konuda ummadığımız kadar pahalı bir ülke.

Birazdan 4 günlük Essaouira gezimizi bitirip Ufuk ve Ezgi ile buluşmak için tekrar Marakeş’e döneceğiz. Gene önceden yer ayırtmadık ve bütün otobüsler full. Taksi dolmuşlardan başka çare yok. Marakeş’ten yeni izlenimlerle buluşmak üzere herkese selamlar.

Murat

 

 

29.07.2009 Kazablanka – FAS

 

 

 

Ufuk ve Ezgi ile Marakeş’te buluşup güzel ve eğlenceli 2 gün geçirdik. Bu iki günde Camaa el Fna meydanı dışına çıkıp Marakeş’in modern yeni şehir kısımınında tadını çıkarttık.Daha önce Marakeş’te alkol aramak nafile demiştim ama bu yeni şehri görmedendi. Yeni şehirde bir çok bar mevcut.Marakech Otel’in hemen yan sokağında gittiğimiz African Chic isimli bar canlı müziği, tapasları ve servisi ile gayet iyi bir işletme.

 

 

 

Marakeş’e çok alışmıştık ama artık ayrılma zamanıda geliyordu. Son gün sabah erkenden Ufuk ve Ezgi Atlas dağlarına 2 günlük trekkinge gittiler. Bizde sabah 7 treni ile 3 saatte Kazablnka’ya geçtik.Kazablanka’da şehri gezmek için sadece 3 saatimiz vardı. Bir taksici ile 25 dolara 3 saatlik şehir turu ve bize rehberlik yapması için anlaştık. Meşhur Hasan 2 camisini, gece kulüpleri ve gece hayatı ile meşhur kornişi, Kazablanka’nın medinasını,plajları gezdik.

 

 

 

Bir yolculuk daha böyle tamamlandı.Fas’ın tadı biraz damağımızda kaldı ama artık bir daha ki sefere diyelim.

Murat