Buraya ilk gelenler ilk günleri içinde cennet kelimesini mutlaka kullanıyorlar. 5 yıl önce ilk Necmi Toraman’ın notlarında burayı okumuştum ve pek ilgimi çekmemişti. Aradan yıllar geçti ve tekrar yolum Phnom Phen’den geçti. Bu sefer bir çok gezgin konuşurken veya internetten okuduğum notlarda Serendipity plajının methini duyuyordum. Lonely Planet ise son baskısında bu plaj için yeni Koh Phangan deyimini kullanmıştı.
16.02.2009 Sihanokville – Kamboçya
Buraya ilk gelenler ilk günleri içinde cennet kelimesini mutlaka kullanıyorlar. 5 yıl önce ilk Necmi Toraman’ın notlarında burayı okumuştum ve pek ilgimi çekmemişti. Aradan yıllar geçti ve tekrar yolum Phnom Phen’den geçti. Bu sefer bir çok gezgin konuşurken veya internetten okuduğum notlarda Serendipity plajının methini duyuyordum. Lonely Planet ise son baskısında bu plaj için yeni Koh Phangan deyimini kullanmıştı.
5 gecedir buradayız ve 5 ay daha kalsak kimsenin gıkı çıkmaz. Beyaz kumsalı, incecik kumu, tertemiz denizi, şu ana kadar yediğim en lezzetli deniz ürünleri, ateş dansları eşliğinde sabaha kadar süren kumsal partileri, plaja renk katan satıcıları, turizm bombardımanına uğramamış sahile kurulmuş bungalowları, kumsalın peşi sıra uzanan ormanı, burayı keşfetmenin zevkini birlikte yaşadığımız dünyanın değişik yerlerinden gelen gezginleri ve tabiî ki en önemlisi her şeyin çok ucuz olması ile “cennet” kelimesini hak ediyor Serendipity plajı.
Öncelikle kaldığımız odadan bahsetmek lazım. Her şey bu kadar ucuz olunca 2 dolarlık ve sahilden 50 metre dışarıdaki hostellerde kalmak yerine kişi başı 6.5 dolardan 3 kişi bir oda tuttuk ki denize 10 metre mesafede 3 katlı bir binanın çatı katı sadece bize ait. Denizin üzerine uzanan geniş balkonu ile şu ana kadar odamıza uğrayan herkese wow dedirtti. Balkon ve oda arası bölme sadece camdan yapıldığı için sabah uyandığınızda muhteşem bir tabloya bakarak uyanıyorsunuz. Balkonumuzun 3 tarafı da açık ve sol taraftan sabah saatlerinde ateş kırmızısı görüntüsü ile kocaman top gibi bir güneş odamızın rengini kızıla çeviriyor, akşamüstü ise sağ taraftan bu sefer kızıl sarı bir top, renk oyunları yaparak bize veda ediyor. Dalga sesleri ise gün boyu odamıza huzur katıyor.
Plajın kumu o kadar güzel ki beş gündür yalın ayak yaşıyoruz. Kasabadaki marketten aldığımız peynir, zeytin çeşitleri, meyve suları, pazardan aldığımız bahçeden taze gelmiş domates, marul, limon gibi malzemeleri buzdolabına depoladık ve sabah kahvaltılarını balkonumuzda yapıyoruz. Necdet Şen’in kitabında tavsiye ettiği su kaynatma makinemiz de olunca çay, kahve derdi de olmuyor.
Kahvaltıdan sonra plaja geçip yumuşacık şezlonglarımıza uzanıyoruz. Bunlara Tayland’ta para alındığını düşününce keyfi daha fazla oluyor. Denizde yüzüp, frizbi oynadıktan sonra güneşlenmeye yatıyoruz. Bu arada satıcılar gelmeye başlıyor. Tropikal meyvelerden oluşan karışım 1 dolar. Mango, Ananas, Dragon, karpuz ve muz benim favori karışımımım. Meyve salatamı yedikten sonra kitapçılar geliyor. Bestseller kitaplar 1dolar, lonely planetler 3 dolar. Kitabınızı alıp uzanıyorsunuz o sırada ayak bakımı, manikür, pedikür, masajdan oluşan bir karışımı yapan kadınlardan bu servisi 3 dolara alabilirsiniz. Hemen elinizi kaldırmanızla gelen sahilde ki restoranların garsonları da anında taze hindistan cevizi suyunu veya her türlü meyve karışımı frozenlarınızı şezlongunuzun yanındaki sehpaya servis yapabilirler.
Öğlene doğru içiniz kıyılırsa kalamar, yengeç, karides gibi birçok deniz ürününü çok ucuz fiyatlara satan kadınlardan alabilirsiniz. Bu arada 1 dolara poşi, 2 dolara gözlük, 1 dolara değişik takılar ve saatler, diğer satıcı hizmetleri. Ve satıcılar asla askıntı değil ve çoğu rengârenk kıyafetli, sürekli gülümseyen kadınlar plaja renk katıyorlar. Öğleden sonra duş için odaya dönmeden önce, birazda esmeye başlamış havada saati 3 dolara alacağınız khmer masajıda akşam yemeği öncesi yapacağınız siestaya starter oluyor. Buz gibi Angkor birası, dalga sesleri eşliğinde kızıla çalmış batan bir güneş, denizde balıktan gelen ufak balıkçı tekneleri, hafiften çalan buena vista ve balkonumuz..Bu yazıyı yazarken de bu saatleri yaşıyorum, şaka gibi bir şey, cennetteyim..
Havanın kararmasıyla sahildeki şezlonglar kaldırılıp, içine gömülerek oturduğunuz bambu koltuklar ve sehpalar konuyor. Barbekülerin közleri hazırlanmaya başlıyor. Ve her gün iple çektiğim o an geliyor, enfes lezzetlerden oluşan akşam yemeği. Fiyatlar hep aynı, istediğiniz et türünün yanına patates, salata, pilav, ekmek gibi tercihlerden ikisini seçiyorsunuz ve 3 dolar ödüyorsunuz. Bizim 5 gün sonunda favorimiz bolca kalamar, karidesler ve baracuda balığından oluşan parmak yalatan karışık seafood tabağı. Yanına ise közlenmiş patates ve soslu salata harika oluyor. Favori restoranımız ise Moon Shack. Yemeğin yanına alacağınız Angkor birası sadece 50 cent.
Gece yarısı ile birlikte sahilde ateş dansları eşliğinde partiler başlıyor. Tıklım tıklım dolan gözde barlar Nap House ve Dolphin. Dolphin barda plaja kurulan dj kabininin önünde kumsalda yüzlerce insan güneş doğana kadar dans ediyor. Her yer buram buram maruhana kokuları. Burada aynı Amsterdam’da ki gibi legal ya da göstermelik kurallar var. Kül tabaklarında her 2 izmaritten biri zıvana. Viski bucket 2 dolar diyeyim, alkol ne kadar ucuz gerisini siz tahmin edin ki maruhana ondan da ucuz. Kamboçyalı kızlarda yabancılara hasta olunca bizimkilerin keyfine diyecek yok.
Sihanoukville otobüsle Phnom Phen’e 4 saat, Tayland sınırına ise 6 saat mesafede yer alıyor. Bangkok’a direk giden otobüsler 25 dolar ve yolculuk 10 saat sürüyor. Hostel fiyatları 2 dolarlık dorm odalardan başlayıp 5-7 dolar arası 2 kişilik odalara kadar değişiyor. Sahildeki biraz kalbur üzeri odalar ise 15-25 dolar arasında ama pazarlığa da açıklar. Sahilden şehir merkezinde ki pazara veya süpermarkete gidiş için tuktuklara 1dolar ödemeniz yeterli tabi pazarlık etmezseniz bu fiyatı söylemezler. Tek veya iki kişi iseniz motorlara da daha hesaplı binebilirsiniz. Yürümek isterseniz de 25 dakikada varabilirsiniz. Burada günlük ortalama gider 10-15 dolar arasında değişiyor.
Tahminim bir daha yolum buralara düştüğünde burası çoktan pahalanmış ve 5 yıldızlı otellerle dolmuş olacak. Burayı zamanında keşfedip tadını yaşadığımız için hepimiz memnunuz. Yoılu Uzakdoğu rotasına düşenler bu güzel plajı ve kasabayı da planlarına dahil etsinler. Uzakdoğu sahillerinde buradan başka bozulmamış ve bu ucuzlukta başka yer kalmadı.
Bu akşam red snapper yemeğe gidiyorum. Tayland’ta sevip eskiden sürekli yediğim bu balık artık Tayland’ta pahalı geldiği için yiyemiyordum. Son gecede orfoz bakacağım, kalamar ve karidesle süper olur.. Türkiye’de hiç balık bilgisi ve ilgisi olmayan bir Eskişehirli olarak ben buralarda ne hallere düştüm.
Teesekkurler en kisa zamanda gidecegim
Arkadaşlar merhaba burda kiraladığınız çatı katını nerden organize ettiniz acaba ? isim vermemişsiniz ama hatırlıyormusunuz ?
Ulaşım nasıl oluyor bu konuya çok az deyinmişiniz. Hava alanından direk otobüs bulabilirmiyiz. ulaşım konusunu biraz açarsanız iyi olur.
biz şubat 2016 yılında 2 arkadaş gittik ve kesinlikle gidilmesi gereken yerlerden bir derim