KAMBOÇYA
Khmerler ve Angkor veya Ölüm Tarlaları ve Pol Pot.. Acaba hangisi daha baskın, Kamboçya denilince hangisi aklımıza öncelikle geliyor. Keşke sadece Khmerler ve Angkor gelseydi ama günümüzde Kamboçya demek kan, işkence, mayın, sakat insanlar ve acı ile eşdeğer. Bütün bu olanların baş mimarı olarak da general Pol Pot ve yaşamı sıfır noktasına döndürme projesi gösteriliyor.
Pol Pot köylü bir aileden geliyordu. Burslu olarak gittiği Paris’te üniversite eğitimini tamamlamış ve Fransız Komünist partisinde hızla yükselmişti. Daha sonra ülkesine dönüp Komünist partisini kurmaya çalıştı fakat yakalanmamak için Çin’e kaçtı. Ama gerilla olarak geri döndü ve Kızıl Khmerleri örgütleyip yönetimi ele geçirdi. Artık Kamboçya için yıllardan 1974 değil “0” dı. Pol Pot inanıyordu ki başlarına ne geldiyse batı sömürgeciliği yüzünden geldi ve “kurtuluş” için yaşamı sıfır noktasına döndürmek gerekiyordu. Yani herkes tekrar çiftçi olmalıydı.Kentlerde ki halk köylere dağıtıldı, okullar, hastaneler, mahkemeler, gazeteler, yayınevleri, üniversiteler kapatıldı, bütün kitaplar yakıldı, din yasaklandı, turuncu renk yasaklandı, para kullanımı kaldırıldı ve takas sistemi getirildi. Meslek sahipleri, doktorlar, avukatlar, aydınlar, üniversite mezunları, yabancı dil bilenler ve gözlüklüler öldürüldü. Teknoloji yok edildi, azınlıklar öldürüldü ve aileler dağıtıldı. Bu 4 yıllık yönetimin sonunda geride 3 milyon ölü, bir kaç milyon öksüz ve yıkık bir ülke kaldı.
Leaving the graves of your ancestors after a thousand years
Leaving a few belongings after a thousand tears
How come you never left before through bombing, famine and flood?
Are the rivers useless now spilling over with blood?
Is there only sorrow in Cambodia?
Is there no tomorrow in Cambodia?
Joan Baez
20 yıl süren karışıklık ve savaş ortamından sonra 1994 yılında Kamboçya sınırlarını yabancılara açtı.Ve bizde artık güvenli bir ortam sağlanan ülkeyi gezmeye başlıyoruz.
SİAM REAP
Tonle Sap nehri boyunca uzanan turistik bir kasaba burası. Turizmin gelişmesinin başlıca nedeni ise Angkor’a sadece 8 km uzaklıkta olması. Angkor mucizesini görmek ve bu eşsiz şehri gezmek için yılda 3 milyon turist bu kasabayı ziyaret ediyor. Bundan dolayı çok çeşitli konaklama imkanları mevcut. Gezginlerin de kalabileceği bir çok hostel var. Biz bunlardan Popular guesthouse’ı tercih ettik. Duşlu ve tuvaletli odalarda iki kişilik konaklama 5 $. Çok rahat bir hostel ve gezginlerin bütün ihtiyaçları düşünülmüş. Burada yer bulamayanlar için ise aynı ücretle Be My Guest Hostel’i önerebiliriz.
ANGKOR
Siam Reap’ten Tonle Sap nehri boyunca 8 km devam ederseniz bu eşsiz şehre ulaşabilirsiniz. Angkor Tapınağı 12. yüzyılda Khmer İmparatorluğunun en güçlü olduğu yıllarda Tanrı Kral Jayavarman tarafından tamamlanır. 19. yüzyıla kadar batı bu eserlerin ve uygarlığın farkında değildir. Ne olursa onlar farkına vardıktan sonra olur ve bu yüzyılın başından beri her gelen çalıp çırpar. Tapınakları çalamayan Fransızlar, heykelleri, heykeller büyük geldiğinde ise kafalarını gemilere yükleyip götürürler. Bugün Fransa müzeleri Angkor yapıtlarıyla doludur.
Angkor Şehrini gezmek için 3 değişik seçenek hazırlanmış. 20 dolar karşılığı yapılan bir günlük gezi ki bununla Angkor Watt, Bayon, Ta Keo ve Tha Prohm’u gezmek mümkün, diğerleri ise 40 dolar karşılığı yapılan 3 günlük gezi ve 60 dolara yapılan bir haftalık gezi. Arkeoloji ve Sanat Tarihi ile ilgili kişiler için bir haftalık gezi gerekli olabilir ama düşük bütçe ile gezen gezginler için sabah saat 5 gibi kalkılarak başlanacak bir günlük gezi akşam saat 6’daki kapanışa kadar yeterli olacaktır. Dünyanın 8. harikası olarak görülen ve bilinen en büyük tapınak olan Angkor Wat’ı mutlaka öğleden sonra ziyaret edin ve güneşi arkanıza alın. Bu geziyi yapmak için ise yine iki seçenek var. 10 $’a bir günlük tuk tuk kiralayarak veya günlüğü 1 dolara bisiklet kiralayarak… Seçim sizin.
Biz bir gün tuk tuk, bir günde bisiklet kiralayarak hem küçük hem büyük geziyi yaptık. Her iki gezinin de ayrı güzellikleri var. Tuk tuk ile gezerken ayaklarınızı uzatıp manzaranın ve tapınakların tadını çıkarıyorsunuz, bisikletle ise ayrıntıları kaçırmadan ve yerel halkla daha iç içe gezinin avantajlarını yaşıyorsunuz. Zamanı olanlar Siam Reap’a gelmişken birde Tonle Sap Gölü üzerindeki yüzen köyleri görmeden buradan ayrılmasınlar.Kamboçya mutfağının leziz yemeklerini de özellikle tavsiye ederiz.
Siam Reap’ten ayrılırken hosteliniz size Phnom Phen’e gidiş seçenekleri ile ilgili yardımcı olacaktır. Bizde birkaç bilgi verelim. Başkente gezginler iki şekilde ulaşabilirler, otobüs veya hızlı bot. Tavsiyemiz bot eğlencesini Vietnam’daki Mekong Delta’ya saklayarak otobüsü tercih etmeniz.Çünkü otobüs fiyatı 5 $ iken bot 23 $. Otobüsle yolculuğunuz gayet konforlu bir ortamda 6 saat, botla ise 5,5 saat sürüyor.
PHNOM PHEN
Başkent Mekong nehrinin dört kolunun birleştiği noktada Tonle Sap nehrinin kıyısında kurulmuş. Burada turizm daha çok Pol Pot’un yaptırdığı işkenceler üzerine kurulmuş. S21 müzesi , Ölüm tarlaları o günlerin izlerini hala taşıyor.Ülkenin son 30 yılda yaşadıklarını, bugün yaşamakta olduklarını kavrayabilmek için Phnom Phen’i görmek şart. Başkent acılı, insanları yaralı ve halen bu yaraları sarmaya çalışıyorlar.Kamboçya’da son verilere göre halen 9 milyon mayın döşeli ve her ay ortalama 300 kişi bu mayınlara basarak ölüyor veya sakat kalıyor.Bu mayınları temizlemek hem çok pahalı ve çok zaman alıyor, hem de çok tehlikeli.Bundan dolayı tarım sınırlı olarak yapılabiliyor. Turizmin diğer gözdeleri ise Angkor gezisini tamamlayabilmek için görülmesi gerekli olan Ulusal Müze ve Kraliyet Sarayının bahçesinde yer alan Gümüş Pagoda.
Gezginlerin konaklaması için en uygun yer bizim de tercihimiz olan Boeng Kak gölü kenarındaki hosteller.İki kişilik oda fiyatları 3-5 $ arasında değişmekte. Gölün üzerinde kurulan bu hosteller harika manzaraları, şehir gürültüsünden uzak konumları ve profesyonel hizmetleri ile herkesin gözdesi.Siam Reap’tan gelen otobüsten indikten sonra 1 $ karşılığı tutacağınız bir tuktukla buraya ulaşabilirsiniz. Biz Number 9 Sister Guesthouse’dan fazlasıyla memnun kaldık. Buradan Nehir kenarına yine 1 $’a tutacağınız bir tuktukla gidebilirsiniz.Kraliyet Sarayı, Gümüş Pagoda ve S21 müzesi buradan yürüme mesafesinde. Giriş ücretleri ise gayet makul. Sadece Ölüm Tarlaları şehrin yaklaşık 20 km dışında.Biz günlüğü 4 $’dan motosiklet kiralayarak gittik ve şehir trafiğinde motosiklet kullanmakta ayrı bir tecrübe oldu.Yalnız motosiklet kiralarsanız polislere dikkat edin gereksiz sebepler üreterek sizden rüşvet koparmaya çalışacaklardır.Sonuna kadar direnin ve vermemeye çalışın.Biz bunu beceremedik.
( O 20 $’ın acısı hala içimizdedir)
Phnom Phen gezisini tamamlayanlar buradan yaklaşık 5 saatlik bir otobüs yolculuğu ile Vietnam’ın Saigon şehrine geçebilirler. Otobüs ücreti sadece 4$. Vietnam’a giriş yapabilmek için vizenizi daha önceden Ankara’dan almış olmanız gerekiyor.Sınıra yolculuk, özellikle Mekong nehrini feribotla geçiş çok eğlenceli ayrıca sınır geçişi sırasında da Vietnam polisini beklerken sabırlı olmanız gerekli.